23 Eylül 2020 Çarşamba

MERHABA

Hepimiz hep bir arayıştayız...

Peki ama neyi aradığımızı biliyor muyuz?

Kimimiz mutluluğu, kimimiz bolluk ve bereketi, kimimiz sevgiyi...

Hz.Mevlana'nın da dediği gibi;


"Neyi Arıyorsan sen O'sun"


Bu ifadenin ne kadarını anlayabiliyoruz?


Aradığın neyse o senin içinde, başkalarında neden arıyorsun?

Zihinlerimiz o kadar karışık ki...


Geçmişi yargılıyoruz, geleceğe kaygı ile bakıyoruz şimdi de, yani tam bu AN'DA olamıyoruz. Oysa her ne oluyorsa AN'DA, yani şimdide oluyor...


Anda olmak, şimdide olmak Teslimiyettir...


Geçmiş yok, gelecek var olmadı...


Geçmişteki düşüncelerinle şimdideki anı yaşıyorsun, şimdiki düşüncelerinle geleceğin anını yaratıyorsun, kısır döngü bu şekilde devam edip gidiyor...

Oysa sen hep Anda vardın...


Şimdiye kadar hep geçmişi yargıladın, değişen bir şey oldumu? Elbette HAYIR

İçine dön, kendine, ÖZÜNE...


Seni bir Yaradan var, seni yaratan Seni Sevgisiyle yaratmış, sana değer vermiş ve seni yargılamıyor, seni eleştirmiyor

Neden bunu yaptın? Niçin bunu yaptın? demiyor... Sen haklıydın veya sen haksızsın da demiyor...


Ama biz bunu yapıyoruz...


Yaradan sistemi öyle kusursuz kurmuştur ki...öyle bir dengede kurmuştur ki, öyle adaletli kurmuştur ki ...


 

Sen yargılarsın, eleştirirsin ve ben haklıyım, o haksız muhabbetlerine girersin, sonra ne olur biliyor musun...?


Hakimin kendisi Şahittir...


Birgün kendini yargıladıklarınlarının, eleştirdiklerinin katında kendini görürsün ama yine de ders almazsın.


Hayatında aynı döngüler devam eder durur... kendini kabullenene kadar...

İlâhi Adalet budur. Yaradan kimseyi cezalandırmaz. Bunu sen duygu ve düşüncelerinle yaparsın. Duygu ve düşüncelerinde fitne ve fesatlık varsa bu Çekim Yasası gereği sana geri yansır.


Geçmişinden ne kadar çok şikayet edersen, yaşadığın bu döngüden çıkman o denli zordur...


Ama hayatımızda sürekli suçlu ararız değil mi? O bunu bana nasıl yaptı?

Ben bunu hak ediyor muyum?


Belki intikam peşinde koşarız..


Egon devrededir.


Başkasının başına geldiğinde ilahi Adalet dersin, ama kendi başına geldiğinde diyebilir misin?


Halen yargılarsın, eleştirirsin... Kul kulla sınanırmış. O kişi senin karşına çıktıysa bunun bir sebebi vardır...O kişiyi de hayatına sen çektin. Düşünce ve duygularınla aynı frekansta buluştunuz...


Aynı kaderi paylaştınız...


Duyguların, düşüncelerin birer enerjidir, titreşir ve ait olduğu frekansa seni uyumlar...


Evet bunları biliyorsunuz...


Ama bu döngüyü kıramıyorsunuz...


Bu döngüyü kırmak istiyorsan

İlk başta SEVGİ olmalısın!


Bu döngüyü Kırmak istiyorsan

İNANÇ olmalısın!


Bu döngüyü kırmak istiyorsan hayatından

ACABALARI kaldırmalısın!


Bu döngüyü kırmak istiyorsan

AFFETMEYİ bilmelisin.... Affederek Özgürleşmeyi...


Rabbinin Seni Sevdiği Gibi Sev

Yargılamadan, eleştirmeden, haklı ve haksız muhabbeti yapmadan.


Ne ekersen onu biçersin

Sevgi ek sevgi biç!


Düşüncelerinden sorumlusun...


Hz.Mevlananın dediği gibi;


Gül düşünürsün Gülüstanlık

Diken Düsünürsen Dikenlik Olursun


Herşey Bir Enerji

Herşey Bizlerin Düşüncelerine Göre Şekilleniyor...


Alıntı


Uzuunnn bir aradan sonra böyle bir alıntıyla "Merhaba" demek istedim.Sanırım ben de bir arayışta idim bu süre içinde ,bittimi peki? Tabi ki hayır,hala arıyorum.😁Kendimi ...

7 Kasım 2017 Salı





Bu gün günlerden Elif ...


💙💖💚💜💛



Ürkek bir serçenin gözlerindeki hüzün
Dağılsın  artık, demet demet çicekler olsun
Toplayıp o çiçeklerden taç yapsam başına
Ve desem ki; Büyüdün artık çocuk...
Çok yaşa,çok sev ,çok sevil
Çok mutlu ol,çok sev , sev, hep sev...


Bugün tanımaktan çok mutlu olduğum güzel bir prensesin doğum günü.Mutlu yıllar diliyorum sana, inşallah bundan sonra herşey gönlünce olur.Yolun ,bahtın ,şansın çok açık olsun.Çok çok mutlu ol...
Seni Seviyorum :)

12 Eylül 2017 Salı

Kış Hazırlıkları...



 



                         
HERKESLERİN SEVEREK YEDİĞİ  ŞİFALI ÇORBA

Tarifi ; 1 kg.Soğan
              1 kg.Domates
              3 kg.Kırmızı yağ biberi
              1 kg. Nohut
              1 kg.Yoğurt(Tercihen Süzme)
              1 er demet Maydanoz,Dereotu,Nane
               Tuz
              5 kg. Un(Biraz eksik,biraz fazla)
   Ben maya koymuyorum ama isteyen 1 adet ekmek hamuru yada 2 pk.instant maya koyabilir.Ben mayalanmanın kendiliğinden oluşması bekliyorum.Biraz geç oluyo ama daha sağlıklı kesinlikle.

Yapılışı;  Bir gece önceden ıslattığımız nohutu haşlayarak süzüyoruz,sonra robottan geçirip püre haline getiriyoruz.
Domates,biber ve soğanlar doğranıp büyükce bir tencereye konulup hiç su ilave etmeden kaynatılır.Bir süre kaynayan sebzelerin üstüne yıkanmış olan dereotu,maydanoz ve naneler bir arada demet olarak bağlayıp tencerenin en üstüne konulur.Bir süre daha bu şekilde kaynatılıp tencerenin altı kapatılır.Biraz ılındıktan sonra üzerindeki bağlı olan demet alınıp atılır.(Kokusunu ve aromasını vermesi amaçlanan)
              Sonra bir delikli kepçe ile haşlanmış olan sebzeler yoğurma kabına alınır.(Burda amaç sebzeleri fazla suyundan kurtarmak,kalan suyu da atmıyoruz çorbalarda ve pilavlarda kullanıyoruz).Sonra bir el blendrı yardımıyla bu sebzeleri püre haline getirip içine önceden haşlayıp püre yaptığımız nohutları ve 1 kg.süzme yoğurdu ilave edip karıştırıyoruz ve yavaş yavaş un ilave edip yoğuruyoruz.Bu arada tuzu da ilave ediyoruz ,tuz için belli bir miktar veremem ama ben göz kararı ve bolca koyuyorum.
             İşin en meşakkatli kısmı bu sırada oluyor zira ilk yoğurma güçlü bilekler ve kol kasları istiyor ki bende hiç yok:(
              Yaklaşık 5 kg. Un aldı benim tarhanam ama malzemeye göre değişebilir bu miktar tabi ki.Çok cıvık,olmayan sertçe bir hamur elde etmek gerekiyor.Bu yoğurduğumuz hamurun üzerini temiz bir bezle örtüp günde birkaç kez yoğurarak 3 ile 5 gün arasında ekşimesini bekliyoruz.Bu ekşime süresince hamur kendiliğinden mayalanıyor.Ekşime süresi sıcaklığa bağlı olarak değişebiliyor.Ben 3 gün tuttum.
            Bu aşamada isterseniz bir kısmını hamur olarak birer porsiyonluk ayırıp buzdolabı poşetlerinde derin dondurucuya koyabilirsiniz(Ben yarısını öyle saklıyorum)
           Kalanını resimde gördüğünüz gibi temiz bir zemine yayıp kurutup sonra robottan çekip tekrar kurutup,iyice kuruduğuna emin olduktan sonra cam kavonozlarda saklayabilirsiniz.

Afiyet Olsun ...

15 Mart 2017 Çarşamba

Ben Bir Kelebeğim..

https://galaksimiz.com/

Galaksmiz açıldı herkesi bekliyoruz.Aradığınız pek çok şey bu sitede...


https://galaksimiz.com/


7 Mart 2017 Salı





Canan Berber'in muhteşem kadınlarıyla "Kadınlar Günü Kutlu Olsun"

BİLİNÇ YÜKSELDİKÇE NELER OLUR?

Bilinç-Yükseldikçe-Ne-Olur[1]


Bilinci henüz senin kadar yükselmemiş olanların konuşmaları sana eski tadı vermemeye başlar.
Kendin gibi olan insanları arar ve onlarla bir şekilde karşılaşmaya yeni dostluklar oluşturmaya başlarsın.
Sana söylenen şeyleri olduğu gibi doğru kabul etmek yerine sorgulamaya başlarsın.
Korkuların azalır.
Eskiden zoraki yaptığın şeyleri artık yapmaya mecbur hissetmezsin.
Kendini çok daha rahat ifade etmeye başlarsın.
İstemediğin şeylere rahatça “Hayır” diyebilirsin.
Tek başına kalmaktan keyif almaya başlarsın.
Hayatta gerçekten yaşamak istediğin gibi yaşayıp yaşamadığını sorgulamaya başlarsın.
Gerçekten ne yapmak sana heyecan veriyorsa onun peşine düşersin.
Olumsuzluklar seni eskisi kadar üzmez olur.
Kötü giden şeylere dertlenmek yerine çözüm bulmaya odaklı olursun.
Etrafta sıkıntı veren şeyler seni etkilemez.
Gelecek için kaygılanmazsın.
Başına kötü bir şey geldiğinde eskiden olduğu kadar üzülmezsin.
Birisi sana hakaret ettiğinde, bağırdığında etkilenmez ve aynı şekilde tepki verme ihtiyacı duymazsın.
Birisi seni haksız yere suçladığında kendini savunma ihtiyacı
duymazsın.
İltifatlar da seni eskisi gibi etkilemez.
Onaylanma ve takdir edilme ihtiyacı hissetmezsin.
Birilerine bir şeyleri ispat etme isteğin ve çaban biter.
Seni rahatsız eden zihin konuşmaları gitgide azalır ve zor duyulur hale gelir.
Öfke ya da üzüntü gibi duygular ara sıra gelir ama senin üzerindeki etkileri dakikalar içinde geçer üzerine yapışmaz ve seni günlerce rahatsız edemezler.
Reklam
Diğer insanların zenginliğini kıskanmazsın.
İnsanların senin hakkında ne düşüneceklerini umursamazsın.
İnsanları kategorilere ayırmazsın ve herkese aynı davranırsın.
Yapılan hataları çok çabuk affedersin.
Dışarıda ne olursa olsun içinde sebepsiz bir sevinç olur.
Her yerde ve herkesin yanında kendin gibi olursun.
Herkesin içinde aynı Öz’ün parçası olduğunu fark etmeye başlarsın.
Dünya bir oyun alanı gibi gelmeye başlar.
İçinde sürekli hissettiğin huzuru kimse bozamaz.
Sevgiyle
Önce İnsan
Özlem Hatipoğlu
(Alıntı)

1 Mart 2017 Çarşamba

MARTENİTSA...



Martenitsa
Martenitsa, 1 Mart'tan başlayarak martın sonuna kadar takılan, beyaz ve kırmızı yünden yapılan bir süstür. Baharın gelişi münasebetiyle geleneksel Baba Marta (Marta Nine) günleri başlar. Çok eskilere dayanan Baba Marta, Bulgaristan’a has bir gelenektir. Bu günde Bulgarlar yakınlarına ve arkadaşlarına “martenitsa” olarak adlandırılan sembolleri, yıl boyu sağlık ve güç dileğiyle hediye ederler. Âdete göre, martenitsalar kırlangıç veya leylek görünceye kadar taşınırlar.

Bu bayram Bulgarcada "Çestita Baba Marta!" şeklinde kutlanır. Baba Marta - Marta Nine, günümüze kadar korunmuş en saygın geleneklerden biridir. Bu takılar, meyve ağaçlarına, evlere, ev hayvanlarına da takılırlar. Bu şekilde yeni başlayan tarım yılının da bereketli ve verimli olması için dilekler tutulur.

Çicek açmış bir ağaca bağlanan bir martenitsa, yaklaşan baharın bir simgesi.
İlk martenitsalar, başka takı ve detaylar kullanmadan, sadece kırmızı beyaz ipliklerden yapılırmış ve nazardan korunmak için insanlara ve hayvanlara takılırmış. Bazı bölgelerde bu bükülmüş kırmızı-beyaz sicime altın veya gümüş para bağlanırmış, bu da hastalıklardan korunmak için bir simge olarak kullanılırmış.

Ağaca bağlanmış başka bir martenitsa
Otantik bir sanat niteliğinde olan halkın güzellik ve estetik duygusu daha geç dönemlerde martenitsalarda da kendini gösterir. Önceleri kırmızı-beyaz yünden yapılan martenitsalara, püskül, top, insan gibi değişik şekiller verilir. Martenitsaların gelmiş geçmiş tarihinde en önemli yere sahip olan şekiller ise; "Pijo ve Penda" adıyla bilinen kırmızı ve beyaz ipten yapılmış kuklalardır.

Martenitsalarda kullanılan beyaz renk uzun ömrü, kırmızı renk ise sağlık ve gücü temsil eder.