Bu gece bir etkinliğe davet edildim.Başlıktan da anlayacağınız gibi "En Uzun Gecede Şefkat Çemberi" etkinliği.Benim için bir ilk olması sebebiyle ilginç bir deneyimdi ve paylaşmak istedim.
Bu "Çember" olayının nasıl bir şey olduğunu duyuyor ve merak ediyordum.Bir çeşit toplu meditasyon,bir çeşit toplu terapi,bir çeşit toplu iç dökme ve şifalanma olayı imiş.
Pek çok kültürde ve Anadolu da buna benzer topluca biraraya gelip bir şeyleri paylaşmak topluca şifa aramak adına yapılan ritüellerdenmiş.
Herkes bir çember oluşturacak şekilde oturuyor.Ortaya resimde gördüğünüz gibi bir "sunak" hazırlanıyor.Bu sunağın içine katılanların yanlarında getirmiş oldukları çeşitli objeler konuyor.Bu objelerin orada görmekten mutluluk duyacağımız objeler olması gerektiğini bize önceden söylediler tabi.Birde evrenimizi olusturan ana elementleri oluşturan su,hava,toprak ve ateşi simgeleyen objeler vardı.Ve tabi ki bol bol mum :)
Çemberi yöneten kişi çember hakkında bir önbilgi verdikten sonra bir takım ritüellerle başlatıyor.Amaç katılan herkesin bir meditasyon huzuruna ulaşıp o süreç içinde kafasındaki her türlü sorunu unutup "An" da ve orada olması bütün benliğiyle.Bunu başarabilmek özellikle benim gibi ilk kez katılanlar için çok zor ama yine de yapmaya çalıstım ve huzuru hissettim sanırım.
Çeşitli niyetlerle yapılan bu çalışmanın bu geceki amacı ülkemizde ve dünyada yaşanan bütün acı olayların tutulamayan "yas"larını birlikte tutabilmek,birlikte şefkat ve sevgi enerjisini yükseltebilmekmiş.Tabi bu arada katılanların bireysel acıları ve tutamadıkları yaslarına da açık bir çalısmaydı.Katılımcıların çoğu(kendi istekleriyle tabi ki),tek tek içlerini döküp derinlerindeki acıları yüzeye çıkardılar bir anlamda.
Kaybetme korkuları yaşayanlar,kaybettikleriyle bir türlü vedalaşamayanlar,suçluluk duygularıyla yaşayıp kendini affedemeyenler v.s.Yaklaşık 30 farklı hikaye dinledim gece boyunca.Çoğunun hüznüne ve gözyaşlarına ortak oldum.Tabi ki bu bir ortak alan bilinci yarattığı için adeta bazılarıninkini çok derinden hissettim.
Bu anlamda beni en çok etkileyenlerden biri ; İstenmeyen bir çocuk olarak dünyaya gelmiş ve bunun bilincinde olarak yaşamış 50 yaşında bir kadının gözyaşlarıyla hep içimde sevilmek ve şımartılmak isteyen küçük bir kız çocuğu var demesiydi.Bir de Suriyeli bir genç adam, babasının resmini getirmiş en sevdiği obje olarak.Babası Suriye'de kalmış ve onu çok özlüyor ve orda olamadığı için çok suçluluk duyuyormuş.Tabi bunlar gibi pek çok hikaye...
Ve en sonunda herkes birbiriyle bir takım ritüellerle selamlaşıp sevgisini bir şekilde yansıttı birbirine.Bu bana mevlitlerle yapılan bir ritüeli hatırlattı.Mevlitlerde bir zaman gelir herkes ayağa kalkıp birbiriyle karşılıklı olarak iki elle birden tokalaşma olayı gibi bir seyler yapar.Bunun bir adı var tabi ben bu kadar kaba olarak anlattım ama demek istediğim şey hangi niyetle olursa olsun (Acıyı yada sevinci ) paylaşmak amacıyla biraraya gelmiş bir topluluk çok güçlü bir sinerji yaratıyor.Bunu bir kez daha deneyimlemiş oldum.Hiç tanımadığım belki başka bir ortamda görsem ne kadar gıcık bir tip diyebileceğim insanlara nasıl farklı yaklaşabildiğimi ve o güzel ortamın enerjisinin insanlara nasıl yansıdığını gördüm.
Bir kez daha anladım ki umut etmekte haksız değilmişim ,saf sevgi enerjisi hepimizin içinde varolan bişey.Allah bize bunu cömertçe vermiş ama biz onu kullanmayı beceremiyoruz malesef.Ülkemizde ve dünyada yaşanan bütün kötülüklerin altında yatan da bu ne yazık ki.Umarım çok daha fazla insan içindeki bu devi uyandırmayı becerebilsin...
Sevgiyle...Aşkla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder